Best Dergisi

28 Ağustos 2024

Deniz seviyesinden 5,137 metre yükseklikteki Ağrı Dağı’nda bir grup dağcının yaşadıkları yürekleri hoplattı. ABD ve Hollanda’dan gelen dağcılar 5 bin rakıma ulaştıklarında olumsuz hava koşullarıyla karşılaştıklarında birbirlerini kaybettiler.

 

5 bin rakıma ulaştığımızda dağda göz gözü görmüyordu.

Yılın her döneminde yüzlerce yerli ve yabancı dağcının tırmanış yaptığı Ağrı Dağı, geçtiğimiz temmuz ayında en hareketli günlerinden birine sahne oldu. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı’nın hem yaz hem kış ayında ev sahipliği yaptığı büyüleyici manzarasının derinliklerinde, ABD ve Hollanda’dan gelen bir grup dağcı zorlu bir yolculuğa çıktı. Gezginlerin yolculukları 3 bin 200 rakımdaki ana kampa yürüyüşle başladı. 7 kişiden oluşan gruptan bir kişi sağlık sorunu nedeniyle Doğubeyazıt’a döndükten sonra 6 kişi rehber eşliğinde dağın 4 bin 200 rakımına ulaştı. Gece uyanan ekip, saat 01.00’da zorlu bir tırmanışa geçti ve 5,137 metreye ulaşan Türkiye’nin en yüksek dağının zirvesine ulaşmak için cesur adımlarına devam ettiler. Hollanda'dan tırmanış için 2 çocuğuyla Türkiye’ye gelen akademisyen, zorlu tırmanışın öyküsünü şu şekilde anlattı; “Benim ve çocuklarımın dahil olduğu grup yavaş bir tırmanış gerçekleştiriyordu. Dağın 4 bin 900 rakımına geldiğimizde 2 arkadaşımız gruptan ayrılarak, hızlı bir biçimde tırmanışa devam ettiler.  Hava muhalefeti gittikçe zorlaşırken, rehberimiz gruptan ayrılmamaları konusunda onları uyarmıştı. Yaklaşık 5 bin rakıma ulaştığımızda dağda göz gözü görmüyordu, sis ve tipi şiddetini artırmıştı. Rehberimiz hava şartlarının uygun olmadığını söyledi ve çocuklarımla geri dönmek zorunda kaldık. Dağdan inerken ayak bileğimi kırdım. Belirli zamanlarda sürünerek mesafe almaya çalıştım. Grubumuzda bulunan rehberlerden bazıları kaybolan iki kişiyi bulmaya gittiler ancak havanın kötü seyri sebebiyle bir süre sonra geri dönmek zorunda kaldılar. Tipi ve fırtınadan dolayı göz gözü görmüyordu, bir an artık kaybolduğumuzu düşünmeye başladım. Ben hayatımda ilk kez böyle bir hava durumuyla karşılaştım. Rehberlerin sayesinde kamp alanına inmeyi başardık. Ertesi sabah saat 10.30 civarında rehberin onlara ulaşamadıkları bilgisini edindik. Sonrasında gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda kaybolan iki kişinin hayatını kaybettiğini öğrendiğimizde moralimiz çok bozuldu. Bundan sonraki süreçte kamp merkezinden nasıl hastaneye ulaşacağımızı düşünmeye başladık. Remed Assistance ekibine ulaşarak kurtarma operasyonu için destek istedik. Ekiplerin tarafımıza hızlı bir şekilde ulaşmasıyla sağlıklı bir şekilde hastaneye naklimizi gerçekleştirildi.”

 

Dr. Murat Keçik; “Zorlu hava koşullarında ve zor bir bölgede yaşanan vakanın operasyonunu titizlikle yönettik”

Remed Assistance Türkiye Sağlık ve Seyahat iş birimlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Keçik kurtarma operasyonu ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Hastamızın kaza geçirdiği bölgede hava şartları kötü olduğu için iletişim kurma, bilgi alma açısından bir süre sıkıntı çektik. Bunlardan dolayı hastanın bulunduğu lokasyona 2-3 saat mesafede bulunan ambulans paydaşımızla hızla iletişime geçerek hastanın, networkümüzde yer alan özel bir hastaneye transferi gerçekleştirilerek tedavisi ve yatışı sağlandı. Yapılan tetkikler neticesinde hastamızın ayak bileğini yanlardan ve arkadan destekleyen kemik yapıların hasar gördüğü trimalleolar kırık oluştuğu tespit edildi. Doğru ve hızlı şekilde müdahale yapılmasaydı kırık çevresinden geçen damar ve sinirlerin yaralanması sonucu ciddi problemler olabilirdi. Hastaneye yatışı boyunca ekiplerimiz hastanın durumunu sürekli takip etti ve sağlıklı bir şekilde Hollanda'ya dönmesi için gerekli tüm detayları yurtdışı partnerlerimizle düzenli olarak paylaştı. İletişim zorlukları ve sınırlı altyapıya rağmen, gerekli koordinasyon ve stratejik çözümlerle başarılı bir kurtarma operasyonu gerçekleştiren ekiplerimizi kutluyorum ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Böyle sıkıntılı bir durumda ailenin yanında olabildiğimiz için çok mutluyuz.”