Deniz seviyesinden 5,137 metre yükseklikteki
Ağrı Dağı’nda bir grup dağcının yaşadıkları yürekleri hoplattı. ABD ve
Hollanda’dan gelen dağcılar 5 bin rakıma ulaştıklarında olumsuz hava
koşullarıyla karşılaştıklarında birbirlerini kaybettiler.
5 bin rakıma ulaştığımızda dağda göz gözü
görmüyordu.
Yılın her döneminde yüzlerce yerli ve yabancı
dağcının tırmanış yaptığı Ağrı Dağı, geçtiğimiz temmuz ayında en hareketli
günlerinden birine sahne oldu. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı’nın hem yaz
hem kış ayında ev sahipliği yaptığı büyüleyici manzarasının derinliklerinde,
ABD ve Hollanda’dan gelen bir grup dağcı zorlu bir yolculuğa çıktı. Gezginlerin
yolculukları 3 bin 200 rakımdaki ana kampa yürüyüşle başladı. 7 kişiden oluşan
gruptan bir kişi sağlık sorunu nedeniyle Doğubeyazıt’a döndükten sonra 6 kişi
rehber eşliğinde dağın 4 bin 200 rakımına ulaştı. Gece uyanan ekip, saat
01.00’da zorlu bir tırmanışa geçti ve 5,137 metreye ulaşan Türkiye’nin en
yüksek dağının zirvesine ulaşmak için cesur adımlarına devam ettiler.
Hollanda'dan tırmanış için 2 çocuğuyla Türkiye’ye gelen akademisyen, zorlu
tırmanışın öyküsünü şu şekilde anlattı; “Benim ve çocuklarımın dahil olduğu
grup yavaş bir tırmanış gerçekleştiriyordu. Dağın 4 bin 900 rakımına
geldiğimizde 2 arkadaşımız gruptan ayrılarak, hızlı bir biçimde tırmanışa devam
ettiler. Hava muhalefeti gittikçe
zorlaşırken, rehberimiz gruptan ayrılmamaları konusunda onları uyarmıştı.
Yaklaşık 5 bin rakıma ulaştığımızda dağda göz gözü görmüyordu, sis ve tipi
şiddetini artırmıştı. Rehberimiz hava şartlarının uygun olmadığını söyledi ve
çocuklarımla geri dönmek zorunda kaldık. Dağdan inerken ayak bileğimi kırdım.
Belirli zamanlarda sürünerek mesafe almaya çalıştım. Grubumuzda bulunan
rehberlerden bazıları kaybolan iki kişiyi bulmaya gittiler ancak havanın kötü
seyri sebebiyle bir süre sonra geri dönmek zorunda kaldılar. Tipi ve fırtınadan
dolayı göz gözü görmüyordu, bir an artık kaybolduğumuzu düşünmeye başladım. Ben
hayatımda ilk kez böyle bir hava durumuyla karşılaştım. Rehberlerin sayesinde
kamp alanına inmeyi başardık. Ertesi sabah saat 10.30 civarında rehberin onlara
ulaşamadıkları bilgisini edindik. Sonrasında gerçekleştirilen çalışmalar
sonucunda kaybolan iki kişinin hayatını kaybettiğini öğrendiğimizde moralimiz
çok bozuldu. Bundan sonraki süreçte kamp merkezinden nasıl hastaneye
ulaşacağımızı düşünmeye başladık. Remed Assistance ekibine ulaşarak kurtarma
operasyonu için destek istedik. Ekiplerin tarafımıza hızlı bir şekilde
ulaşmasıyla sağlıklı bir şekilde hastaneye naklimizi gerçekleştirildi.”
Dr. Murat Keçik; “Zorlu hava koşullarında
ve zor bir bölgede yaşanan vakanın operasyonunu titizlikle yönettik”
Remed Assistance Türkiye Sağlık ve Seyahat iş
birimlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Keçik kurtarma
operasyonu ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Hastamızın kaza
geçirdiği bölgede hava şartları kötü olduğu için iletişim kurma, bilgi alma
açısından bir süre sıkıntı çektik. Bunlardan dolayı hastanın bulunduğu
lokasyona 2-3 saat mesafede bulunan ambulans paydaşımızla hızla iletişime
geçerek hastanın, networkümüzde yer alan özel bir hastaneye transferi
gerçekleştirilerek tedavisi ve yatışı sağlandı. Yapılan tetkikler neticesinde
hastamızın ayak bileğini yanlardan ve arkadan destekleyen kemik yapıların hasar
gördüğü trimalleolar kırık oluştuğu tespit edildi. Doğru ve hızlı şekilde
müdahale yapılmasaydı kırık çevresinden geçen damar ve sinirlerin yaralanması
sonucu ciddi problemler olabilirdi. Hastaneye yatışı boyunca ekiplerimiz
hastanın durumunu sürekli takip etti ve sağlıklı bir şekilde Hollanda'ya
dönmesi için gerekli tüm detayları yurtdışı partnerlerimizle düzenli olarak
paylaştı. İletişim zorlukları ve sınırlı altyapıya rağmen, gerekli koordinasyon
ve stratejik çözümlerle başarılı bir kurtarma operasyonu gerçekleştiren
ekiplerimizi kutluyorum ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Böyle sıkıntılı
bir durumda ailenin yanında olabildiğimiz için çok mutluyuz.”